Biblo gibi bir şehir
Çek Cumhuriyeti'nin başkenti olan Prag'da 11. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilen romanesk, gotik, barok, rokoko, klasik ve yeni klasik dönemlere ait 1700'lü çok mimarlık ve sanat abidesi var.
Bütün bu zenginlikleri şehir 1992 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne katıldı. Prag ortasından geçen Vltava nehrinin batı yakasında Prag Kalesi ve bahçelerle kaplı Küçük Mahalle var.
Çayın doğu yakasında ise Yahudi Mahallesi, Eski Şehir ve Yeni Şehir yer alıyor. Iki yaka birbirine çok köprü kapanıyor. Bunların en ünlüsü Karlova köprüsü çok heykelle süslü.
Bugün ise Prag, bir turizm merkezi. 14. yüzyıldan kalma tin Kilisesi, Eski Yahudi Mezarlığı gibi biçok tarihi yapı turistleri Prag'a çekiyor. Yıl içinde yabancı işadamları ve turistlerin akınına uğrayan Prag, diğer Doğu ve Batı Avrupa kentlerinden çok daha gözde bir şehir durumunda.
Charles Köprüsü 13. yüzyıl yapımı olan bu köprü; Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında turistlerin ve yöre halkının en çok gittiği yerlerden biridir. Ya sabahları daha günün ilk ışıkları ile sehir aydınlanrken ve harikulade bir manzara köprü üzerinde size kucak açarken, ya da gecenin o eşsiz güzelliğini sevgilinizle yapacağınız romantik bir yürüyüş ile de "Köprü Üstü Aşıkları" gibi el ele etmenin hazzına varabilirsiniz.
Çevresi surlarla çevrili Prag kalesinde Kral Bahçeleri, St. Vitus Katedrali, Eski Kral Sarayı, St George Bazilikası gibi birçok tarihi yapı var. Kalenin yamaçlarına pazaryeri olarak kurulan Küçük Mahalle (mala Strana) 17. ve 18. yüzyıllarda inşa edilen barok kilise, saray ve evlerle çevrili. Dar ve dik sokakları tarihi yapılarla dolu bölgede geleneksel yapı büyük ölçüde korunmuş.
Eski Şehir, Vlata Nehri'nin doğu kıyısına 11. yüzyılda kuruldu. Belediye Sarayı'nın buraya kurulmasıyla kent için önemi arttı. Aziz Yakup, Aziz Niklaus, Aziz Gall, Aziz Giles kiliseleri ile birlikte Kinski Clam Gallas, Kunstat Lordları sarayları Eski Şehir'in yer alıyor.
Yeni Şehir ise IV. Karl tarafından 1348'de kurulmuş ve zanaatkârla tüccarlar yerleşmişti. Bugün ayakta kalan yapıların büyük bir kısmı 19 ve 20. yüzyıldan.
Çek Cumhuriyeti'nin başkenti olan Prag'da 11. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilen romanesk, gotik, barok, rokoko, klasik ve yeni klasik dönemlere ait 1700'lü çok mimarlık ve sanat abidesi var.
Bütün bu zenginlikleri şehir 1992 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne katıldı. Prag ortasından geçen Vltava nehrinin batı yakasında Prag Kalesi ve bahçelerle kaplı Küçük Mahalle var.
Çayın doğu yakasında ise Yahudi Mahallesi, Eski Şehir ve Yeni Şehir yer alıyor. Iki yaka birbirine çok köprü kapanıyor. Bunların en ünlüsü Karlova köprüsü çok heykelle süslü.
Bugün ise Prag, bir turizm merkezi. 14. yüzyıldan kalma tin Kilisesi, Eski Yahudi Mezarlığı gibi biçok tarihi yapı turistleri Prag'a çekiyor. Yıl içinde yabancı işadamları ve turistlerin akınına uğrayan Prag, diğer Doğu ve Batı Avrupa kentlerinden çok daha gözde bir şehir durumunda.
Charles Köprüsü 13. yüzyıl yapımı olan bu köprü; Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında turistlerin ve yöre halkının en çok gittiği yerlerden biridir. Ya sabahları daha günün ilk ışıkları ile sehir aydınlanrken ve harikulade bir manzara köprü üzerinde size kucak açarken, ya da gecenin o eşsiz güzelliğini sevgilinizle yapacağınız romantik bir yürüyüş ile de "Köprü Üstü Aşıkları" gibi el ele etmenin hazzına varabilirsiniz.
Çevresi surlarla çevrili Prag kalesinde Kral Bahçeleri, St. Vitus Katedrali, Eski Kral Sarayı, St George Bazilikası gibi birçok tarihi yapı var. Kalenin yamaçlarına pazaryeri olarak kurulan Küçük Mahalle (mala Strana) 17. ve 18. yüzyıllarda inşa edilen barok kilise, saray ve evlerle çevrili. Dar ve dik sokakları tarihi yapılarla dolu bölgede geleneksel yapı büyük ölçüde korunmuş.
Eski Şehir, Vlata Nehri'nin doğu kıyısına 11. yüzyılda kuruldu. Belediye Sarayı'nın buraya kurulmasıyla kent için önemi arttı. Aziz Yakup, Aziz Niklaus, Aziz Gall, Aziz Giles kiliseleri ile birlikte Kinski Clam Gallas, Kunstat Lordları sarayları Eski Şehir'in yer alıyor.
Yeni Şehir ise IV. Karl tarafından 1348'de kurulmuş ve zanaatkârla tüccarlar yerleşmişti. Bugün ayakta kalan yapıların büyük bir kısmı 19 ve 20. yüzyıldan.